KARNİYOL

KARNİYOL

Sadece arıcı

14 Mayıs 2017 Pazar

Akdeniz, ege gezisi ve Türkiye'de trüf mantarı yetiştiriciliği


بسم الله الرحمن الرحيم

Arı dostlarına ve dostlarıma selamlar.



Geçen aylarda Akdeniz üzerinden Ege'de bir çok yer dolaşmıştım.
Çekilen resimleri sizlerle paylaşmak istedim.
Ancak geziden sonra bir türlü vakit bulamadım.
Epey yoğun günler geçiriyorum.
Ana arı üretip satmadığım için rahatım :)


Tarihi yerler, çok muazzam manzaralı veya bereketli topraklar üzerine kurulmuş.
Ancak günümüzde hem toprağı hem manzarası perişan edilmiş durumda.
Sanıyorum ki yeryüzüne bizim bulunduğumuz y.y. kadar zarar veren başka bir nesil gelmemiştir.



Üst resimdeki sarp yamacın dibi, aşağıda da yerleşim yerleri mevcut.




Harabelerin içerisinde yeni yerleşim acayip bir durum.
Turizm içler acısı.
Lüks otel veya inşaatlar yapmakla turist kovalıyorlar.



Arka tarafta denizin ortasında batık şehir var.
Yat seferi yapıp turist gezdiren cambazlar, kedinin ciğer etrafında dolandığı gibi etrafınızda dolanıp bin türlü laf edip, sizden para koparma derdindeler.
Sahil kentlerinde gezerken en çok yaşadığım problem buydu.
İki dakika dinlenip hava alıp yola çıkacaksınız.
Hemen birileri geliyor; şu var, bu var veya yemeklerimiz iyidir veyahut apartlarımız çok temiz falan gibi şeyler söyleyen tacizci insanlarla doluyor etrafınız.


Dağların ortalarında bu şekilde düz küçük ovacıklar var.


Eski evler hala ayakta.
Şimdiki nesil eskilere bir düşman ki; az dur desen, konuşturmazlar.
Şu an ülkemizde bulunan beton evlerin kanaatimce 100 sene sonra hala ayakta olma ihtimali yok.

500 sene önce Osmanlının imar ettiği veya daha eskilerin imarları sapa sağlam duruyor.



Doğal su sarnıçları.
Yüzyıllardır ayakta ve o zamanki şartlarda yapılan şahane bir teknoloji.
Yol, tren yolu, havalanı gibi bir ulaşımı olmayan yerler, dağın ortası, deniz 20-30 km, yürüyerek belki bir günlük yol.
Böyle bir yerde insanlar yaşamış ve yaptıkları imarlar sayesinde rahat etmişler.
  


Bu şekilde çok yer var.


Davulgalar o kadar çoktu ki, her yer mis gibi bal kokuyordu.
Hafta sonu ise benim köyde davulgadan bal alan arılar vardı.


Kaş' a iniş.


Kaş manzarası.
Burada iken vodafone'dan mesaj geldi.
Yunanistan'a hoşgeldiniz vs. :(
Nasıl zoruma gitti anlatamam. 
Dibimiz yahu dibimiz, yüzerek gidilir.
Hala adalarımıza sahip çıkmıyoruz, elimizdekilerin de gittiğini kimsenin ilgilenmediğini söylüyor haberler.
Yani 12 adaya 20 kûsur ada daha eklendi filan deniliyor.
Halktan bazı kişilere sordum, "geri mi alacaksın" dediler :(




Şu tarlaya arıları atıp yaşamak vardı. 



Dağ taş zeytin ağacı.


Niyazi ULUÇOBAN.
Siyah elmas olarak bilinen trüf mantarının ülkemizde tanıtılmasında ve üretip geliştirilmesinde ciddi emekleri var.


Mantar sporları meşe fidanı köklerine labratuvar ortamında aşılanıp 170 dönüm araziye düzenli bir şekilde dikilmiş aynı zamanda ülkemizde bir çok ünlü ünsüz kişiler tarafından da fidanlar satın alınıyor.
Devamında meşe fidanlarının aralarına Bulgaristan'dan özel oalrak getirtilen lavanta fideleri mevcut. 
"Bal verimi ve yağ esansı için en ideal bu lavanta olduğu için bunu getirdik" dedi.
Hedefe göre yılda 120 ton lavanta çiçeği toplanıp yağı alınacak.
Şahane ve bir o kadar da örnek bir tesis.
Mantarlar ise kg. ücreti 200 € dan başlayıp türüne ve kalitesine göre 5000 € kadar çıkıyormuş.

Bir milyon dolardan fazla bir yatırımdan bahsediyoruz.

Araziye komple mıcır dediğimiz taşlardan serilmiş.
"Onlarca kamyon eder" dedim "evet ama değer" dedi.
Bölge su yönünden epey sıkıntılı. Toprağın nemini vermemesi için yapmışlar.
"Bu kadar dönüm çok değil mi?" dediğimde
"Avrupa'da 500 dönüm üzeri araziler var" diye cevapladı.



Lavantalar ve meşeler gelişi güzel değil, ciddiyetle dikilmiş.
Türüne ve çeşidine göre sınıflandırılıp, sıra başlarına tabela yazılmış.
Gerçekten imrendim diyebilirim.


Serada yapılan çalışmalar çok daha teferruatlı.
Her fidenin damla sulama sistemi ile sulanması için özel tesisat çekilmiş.


Meşhur mantar buzdolabı kasasında saklanıyor :)
Sporlarını almak için bu şekilde tuttuklarını söyledi.

"Arazide meşe diplerini yaban domuzları çok karıştırır. Ama bir tarafını karıştırıp diğer tarafına dokunmazlar. Olgunlaşmış mantarın kokusunu aldıkları için sadece orayı eşelerler dedi."
Kendisinde özel eğitimli kuş köpekler var doğal yetişen mantarları onlar buluyor.


 

Video çekimi kendisine ait. Buna benzer epeyce videsu mevcud.


Gökova manzarası.


Muğla girişi ceviz fidan çiftliği.


Yatağan termik santrali.


Güzel bir arazi daha.



Bafa gölü.
Adacık eski bir yerleşim yeri.




Dağ-taş her yer zeytin.


Taşların arasında cılız duruyorlar ama epey yaşlı ağaçlar.


Vakti zamanında buraya gelen yabancıların hayran kaldığı ihtişamlı bir kentin kalıntıları.
"Bahçeleri ve zeytin ağaçları arasında büyülenmiş gibiydik" şekilde notlar yazılmış.
Yani mevzu derin.
Söke'de Balat Köyü'ndedir.


Burada kral yatıyormuş.
Arkada koyun sürüsü var, mezarın duvarına köpekler çiş ediyorlardı, bizi görünce uzaklaştılar, anı çekemedim :)
Zamanında ne esip gürlüyormuştur, herkesler emrinde, ağzından çıkması ile emri yerine getiriliyormuştur.
Ama köpekler gelir öyle adamın mezarına işer; bir kaç yalaka kalaydı da itleri kovaydı keşke :)


Menteşeoğullarından rahmetli İlyas Bey Külliyesi, tarihi hakkında nette epey bilgi var.


Menderes havzası.


Prinç ekimi için araziler hazırlanıyor.


Kuş Adası.


Deniz harikaydı.


Selçuk'ta Efes Harabeleri.


Selçuk ovası manzara.



Hz. Meryem annemizin yaşadığı rivayet edilen mekan.


Şifalı sular.
Şimdilik bu kadar yetsin.


Sezon işleri tam gaz gidiyor.
Detaylar bir kaç güne inşaAllah hazır olur.
Özellikle belirteyim artık damızlıkların alındığı yerleri yazmayacağım. 
Sonra başımıza iş açılıyor.
On değil üç olsun ama bize güvenen değer verenler alsın.


Hiç yorum yok: