Sabah haftanın yorgunluğu üzerimdeydi öğleye doğru arılığımı dolaşmaya hemde durum kontrolü yapmaya gittim.
Geçen hafta süzdüğüm petekler bal ile dolmuş üstelik bazıları sırlanmaya başlamış.
Vaziyet karşısında fazla söz israf olur.
Ürettiğim analardan biri 3. çıtaya yavru basmak ile meşgul telaştanmıdır yoksa hala öğrenemediğinden midir bazı gözlere çift yumurta atmış.
Destek olarak bu kovana sadece kek vermiştim gayreti neticesin de her ne kadar gerek olmasa da, resmini eklediğim ballı peteğini de verdim rahat çalışsın, öyle bir çıtayı çoktan haketmişti.
Ali abinin gönderdiği analardan biri, bu kovan sürekli meme yapmakla meşguldü.
10 çıtalı bir kovan kendi haline bırakmıştım, ya saklı gözlerden analar çıktı ya da çıkamadan bu eski ana duruma el koydu ki görünce bende şaşırdım,
6 çıta ve ful yavru devamında ise üstteki çıta gibi 4 çıta bal.
Eleştirmek yerine maşallah demeli değilmi.
Buradaki arıcılara soruyorum "durumlar nasıl" diyorlarki "hiç bal yok", onlara hayırlısı olsun diyorum ama içimdende "geçen yıl benim kovanlarda öyleydi" demekten kendimi alamıyorum...
Çift kuluçkalıkta çalışan bir kovan yavru çıkmakta geçen hafta verdiğim kekler bitmek üzere. Şimdilik kek işini askıya alıp ekim ayında tekrar vereceğim çünkü arıya teşvik vermeye gerek yok görünüyor.
Arıcılar arısına yumurta attıramamaktan ve bal alamadığından şikayetçi, şükürler olsun ki umduğumdan fazlasını aldım ve korkuyorum ki çift kuluçkalıkta çalışan arılarım bal blokesi olup kuluçkalığı alta çekebelirler.
Diyeceksiniz bu resimde neyin nesi büyttüğünüzde görebilirsiniz.
Arı kuşları gruplar halinde geçiş yapıyorlar fakat her geçişlerinde dikkat ettim hem yüksekten uçtular hem çabuk geçiyorlar sebebi ise çevredeki yırtıcı kuşlar onlar geçiş yaparken anında ortaya çıkıp saldırıyorlar fakat resim karesine o sahneleri alamadım.
Yıl bazında çok yoğun bir hafta geçirdik iş yerinde iso kalite denetlememiz vardı evrak kayıt epey yorulmuşuz.
Yanımda oturan Aydın VURAL bey, Teknik direktör Yılmaz VURAL'ın ağabeyi kendisi şirket danışmanlarımızdan dır her sene iş bahanesi ile bir araya gelip vakit geçirme imkanımız oluyor.
Karşımızda oturanlar ise çalışma arkadaşlarım Nihat bey ve eşi Neslihan hanım.
Yerli domates.
Aşı böğürtlen.
Fındığı sadece karadenizde ve yakınlarında olur diyenlere bir örnekte bizim bahçeden, fındık ağacı fidan olarank Adapazarından eniştem öğretmenlik yaptığı zaman getirmişti o zamandır çok iyi gelişti her sene bolca fındığını yeriz ama bazen sincaplar bizden önce davranıyorlar.
Nar ağacı bu sene cömert değil.
Köydeki evin çatısına uzatılan üzüm asması ve üzümleri.
Abim bağ işlerini başına kaldıktan sonra öğrendi, sağolsun asmanın bakımını düzenli yapınca salkımlar böyle parlıyor.
Kışın oda da yetişmesi için saksıya ekilen acı biber.
Közde mısır.
Pirinç taneleri böyle kuyruğunu kaldırınca pilav leziz olurmuş.
Sucuk reklamlarında pek sık rastlarız ama ne hikmetse böyle dumanı tüterken değil yerken gösterirler halbuki işin sırrı dumanda.
Tüm çekimleri cep telefonu ile yapıyorum işin tersi makro çekim yapması için bir seçenek yok ayarlaması zor oluyor, resimleri çekmek neyse de video çekimi sıkıntılı oldu.
Şimdi gelelim asıl meseleye:
Epey zamandır aklımda olan bir mesele, bana dediler ki Karniyol arısı buraya bazı sebeplerden dolayı adapte olamaz.
O sebeplerden biride Karniyol arısının eşek arıları ile mücadele edemeyişi imiş, miş miş diyorum çünkü öyle dediler kocaman bir MİŞ.
Dedim ki şu arıyı bir deneyelim ve görelim durum öylemi. Tuzaklardan sersemlemiş olanını alıp kovanın uçuş tahtasına koydum anında bir arı yumağının içinde kaldı makinanın play tuşuna bastığımda arılar olaya müdahale etmişlerdi bile.
Peki sonuç nedir derseniz arıları düştükleri yerde izlerken farketim bütün kovanların önünde ölü eşek arıları var otlar sebebi ile dikkatimizi çekmemiş.