KARNİYOL

KARNİYOL

Sadece arıcı

17 Ocak 2016 Pazar

Tecrübeli, profesyonel arıcılarımızın uygulamaları






بسم الله الرحمن الرحيم

Arı dostlarına ve dostlarıma selamlar.



Ara sıra aleyhimde yazılanları ve söylenenleri duyuyorum.

Ve hayret ediyorum ki; benimle alış-verişi olmayanlar bunu yapmakta.

Pahalı oluşumuz, kalite için verdiğimiz emekten kaynaklanıyor. Kalite için yapılan masraflardan kaynaklanıyor. Kısacası, kalitemizden kaynaklanıyor.
2015 yılında 15-20 bin tl. sadece damızlıklara harcandı. 2016 yılını hesaba bile katmıyorum. 'Alamazsın' dedikleri bir çok yerden ya damızlık, veyahut F1 almışız.
Buradan Hamburg'a kucak dolusu sevgi ve teşekkürlerimi iletiyorum...

Kırşahin haberini attığımda hemen pedigrisini yayınlayıp; 'bakın bizim damızlığımız çok daha iyi' gevezeliği yapan yeni jet fadıllar ile beni karıştırmayın. bazıları başkalarının ürettiği damızlıkları 40-50 eurodan alıp, sizi o pedigrilerle kandırıp, sonra da 'bakın sizi Türkiye'deki anacılar kandırıyor' diyebiliyorlar. Aslında kimin ne dediğinin nezdimde önemi, benimle münasebeti ile alakalıdır. Kişi ile alışverişim olup benden kaynaklı bir mağduriyet hasıl olmuş ise, kesinlikle ve kesinlikle telafi edilir.
Beni arayıp "şimdiye kadar bal yiyemiyordum, sayende artık bal satıyorum" diyenler olduğu gibi; zıddına sırf muhalefet için, en çirkini de üç kuruş fazla para kazanma telaşına düşüp şahsımı ve çalışmalarımı fütursuzca, çenesi düşük mahalle dedikoducuları gibi sağda solda-eleştiren Îzansızlar da elbette olacak.

dedikoducuların işi gücü kalmamış, ÇOCUK gibi 'benim arım senin arını döver, biz şöyleyiz siz böylesiniz' falan filan... Bizim oyun oynayacak boş vaktimiz yok, oyunlarınızı az ötede oynayın!

Sanki Avrupa'da bir tek damızlık bunlarda var, işleri güçleri çamur atmak, dertleri tasaları herkesi yermek.
Bunlarla çalışmıyorsan kötüsün, yanlış üreticisin.

Bu anacıların sattığı damızlıklardan bir çoğunun çok kısa zamanda öldüğünü veya 
erkek attığını biliyoruz,İşe başlarken 'kendimiz üreteceğiz' deyip reklam yapıyorlar sonrasında ise, pişkin pişkin 'aldığımız analar kötü çıktı' diyerek hem fasonculuk yaptıklarını itiraf ediyor hem de çok maharetmiş gibi üreticileri kötülüyorlar ama dikkate almadık çünkü bu mesele, alanla satanın kendi sorunudur.


Gelelim asıl işimize;
Akdeniz'de yavru faaliyeti hiç bitmedi. 
Her ne kadar faaliyet az olsa da devam etmekte.
Çiçekler çok körpe olduğu için en küçük ayazda bir çoğu yanıyor.


Muşmula çiçeği halen devam ediyor.
Arılar akşam serinliğinde bile üzerinde idiler.


Bursa'da bu çiçek açtığı zaman bahar geldi demektir ve arılar çok severler.
Akdeniz'de arı bakmıyor bile veya gözlemlediğim sürece göremedim.


Kiriş otu çiçeği, söylendiğine göre arıyı coşturan bir bitki.
Gülnar dağlarında görmüştüm, arılar süper polen topluyordu.


Bu otun ne olduğunu bilmiyorum.
Yerde yayılmış bir ot, ortasında gündüz vakti arılar vardı sanırım çiçekler gece kapanıyor.


Gittiğim yerlerde arıcıların uygulamalarını da öğreniyorum.

Mesela limon ve portakal.
Hem beraber veya sadece limonu keke, şuruba kabuğuyla beraber katanlar var.
Bu tür bir uygulama yaptıklarında arılarının daha sağlıklı olduğunu, iyi geliştiğini iddia ediyorlar.

Varroa'ya etkili olduğu için sürekli okaliptüs, defne yaprakları veya kuru limon, portakal kabuklarını körükte kullanan arıcılar var.
Kimisi oksalik asidi normal şekilde sulandırıp kartona emdirmiş, o şekilde kurutup körük yakıtı yapmış.
Aynı şekilde kekik ve nane de kullanılıyor.
Kimi bu otları kaynatıp suyunu şuruba, keke katıyor kimi otları şurupluklara dolduruyor.

Bazısı kendi geliştirdiği ve iyi olduğunu düşündüğü yukarıda saydıklarımı kullanmakta.
Ve en önemlisi eski arıcılar her sene düzenli bir şekilde nosema için gerekli ilaçları mutlaka veriyor.
Avrupa'daki sanalda gördüğümüz uygulamaları onlara söylediğimizde gülüp geçiyorlar.

Vitamin için farklı uygulama yapanları da var, satılan hazır vitaminleri vereni de.

Ortak nokta şu; artık ilaçsız arı olmuyor. 
Varroasını hallediyorsunuz, nosema ortaya çıkıyor. Sürekli türlü türlü salgınlar maalesef ülkemizde epeyce hızlı gelişmekte.
Bursa'da nosema salgını aldı başını gidiyor. İşi bilen arıcılar hemen müdahale ediyor veya en az zararla hastalığı atlatıyor. Ya bilmeyenlerin hali nedir bilen yok.

Mail veya telefon yolu ile de zararının sebebini soranlar var.
50 kovan arısı olup 10 kovana düşen veya 100 kovandan tekli rakamlara düşenler can havliyle düştüğü duruma cevap aramakta.
Kapalı gözlerde yavrular çıkamamış, balı poleni varmış, varroa için hem şerit hem körük yakmış ama bu duruma kimse bir anlam veremiyormuş.
Neden böyle olmuş, yeni başlamış vazgeçmek istemiyormuş.
Cevaplar için bulundukları ildeki birlik temsilcilerine gitmelerini söylüyorum.

Nosema ve varroa birbiri ile yarışıyor aman dikkat edelim.

Yavru faaliyeti ne zaman başlarsa o tarih itibariyle şuruba başlarım ve çok zaman Mart sonu itibariyle şurubu keserim.
Soğuk yerlerde akşamdan şurubu verip kovan içerisine sıcak taş, tuğla koyanlar var.
Böyle yaparak geceleyin şurubu arının rahat almasını sağladıklarını ve gece soğuğunun kovan içi faaliyetlerini engellemediğini söylüyorlar.

Cidden bu mesleği icra edenler arısını hem hastalıklardan korumak için türlü yollara başvuruyor hem de araştırıp kendilerini geliştirme gayretindeler.

300 arısını kıştan zıpkın gibi çıkartan arıcılar görüyorum. 


Geçenlerde sohbet ortamına denk geldim soruyor,"senin ballar organilk mi?"
Bunu soran kişinin cebinde sigara paketini görüyorum, sormadan edemedim 
"Sigara da organik mi?"
Tarlada ektiğiniz buğdaya ilaç gübre atıyorsunuz.
Bahçede ektiğiniz sebzeye her türlü ilacı veriyorsunuz.
Çeşit çeşit gazlı-gazsız meşrubatı lıkır lıkır içiyorsunuz.
Her türlü hamur-kömür, bisküvi ne varsa götürüyorsunuz.
Bala gelince "organik mi?"
Organikten kasıt ta içinde şeker var mı yok mu?

Eh artık siz de bir şeyler dersiniz.


Giderken Bursa acayip soğuktu ama Akdeniz'de sıcacık bir hava karşıladı bizi.
Serdar Abi ortama ve gelecek olan baharın ayak seslerine hayran kaldı diyebilirim :)


Şahane manzaralı bir ilim yuvası.
Tekrar talebe olasım geldi.


Kumkat fidanı satan bir fidancı.

İçeride çeşit çeşit, binlerce fidan var.
Acayip güzel bir mekan.

Yaptıklarımızdan ders alıp daha iyi bir sezon geçirmemiz teraccisi ile.


1 Ocak 2016 Cuma

Maskesiz arıcılık, sokmayan yerli arı ve saf damızlıklar


بسم الله الرحمن الرحيم

Arı dostlarına ve dostlarıma selamlar.


Maske ile yaz günü arıya bakmak kolay iş değildir.


Resimdeki kraliçe B lisanslı olan damızlığımız. 
Bundan daha kaliteli olup farklı lisans kodlarına sahip olanları da mevcut. Ancak yaptığımız çalışmaların bir çoğunu maalesef sizlerle paylaşamıyoruz.

Bazıları maskesiz verilen pozların sahte olduğunu düşünüyormuş.

Buyrun















Yukarıdaki resimler uzayıp gider.
Keşke yapılan işlere engel olunmayıp destek olunsa ki ülke arıcılığımız ilerlese daha iyi projeler yapılabilse.


Son poz kendi arılığım da çiftleşmiş bir F1 ve çıkan işçileri tek renk.