بسم الله الرحمن الرحيم
Arı dostlarına ve dostlarıma selamlar.
(bu sayfada yazılan her şey bir hayal ürünüdür)
Lisanslı ana arılar ile ilk 2015 yılında tanıştım.
İki damızlık alarak işime devam edebilirdim. Fakat içimin ve işimin rahat olması, bu tür damızlıkların ve en iyilerinin elimde fazlası ile olmasına bağlıydı.
Kirchhain talebimizi karşılamış ve B lisanslı kraliçeyi alabilmiştim.
2016 yılında Kirchhain'den bu kez A lisanslı olan anacı aldık.
2 sene öncesi yapay tohumlama çalışmalarına bu yüzden başlamıştım. Elimde kaliteli anaçlar olacak ve bunun için en gerekli olan şey aletti.
Yine bu yıl Avusturya'dan gelen Lisanslı anaçlarımız oldu.
Bunca emek, masraf sırf kalite için.
İşimi sağlam yaptığımdan öncelikle ben emin olmalıydım.
Son durumda gelinen nokta; gözüm karadır, bir işi yaparım dersem, yaparım! İstediğim gibi olmazsa, bir daha yaparım. Olmadı yeniden başa dönerim.
Biiznillah yeter ki sağlık olsun, yaşadığımız sürece yerimiz belli.
Biiznillah yeter ki sağlık olsun, yaşadığımız sürece yerimiz belli.
Bu sebeple harcadığım parayı gözüm görmez.
2017 yılında erkekleri alınacak olan anaçlarımızdan biri.
Deniliyor ki; sen bloklara veya sosyal ağlarda umuma sorulan sorulara niçin yorum yazmıyorsun?
Anlatayım; Temmuz ayında varroa için
mücadeleye başlanmasını, her sene o aylarda hatırlatmaya gayret ediyor ve
diyorum ki; varroa mücadelesi düzgün yapılmış, keki verilmiş, yiyeceği de olan
bir arı, kışı rahatlıkla çıkartır. Daha ne yazayım veya ne yazmalıyım?
Adamın arısının ırkını resimlere bakarak
keşfetme kabiliyetim yok.
Varroa sebebi ile kovanın sönmüş
olabileceğini izah ediyorum, ancak; "geçen ay varroa ilacı verdim, hem de
organik" diyen arıcıya ne söylenir ki?.
İçtiği sigara da organik zaten, pazardan
aldığı domates, fırından aldığı ekmek, kestiği karpuz, yediği tavuk, hepsi
organik, varroa da zaten organik ilaç kullanılmadığı için ölmüyor, çoğalıyor(!)
İnsanlar olarak hataları kendimize mâl
edip, "Bu iş benim hatam sonucu böyle oldu" demekten kaçınıyoruz.
Sırf 2 kg fazla bal almak için veya zamanım yoktu bahanesine sığınarak arının
bakımlarını erteleyen kim?
İlaç olarak kış günü hala oksalik yerine
formik kullanan ve öyle okudum diye üste çıkanlar da yok değil.
***
Bir de dinî mevzularda kuru sıkı
sallayan kişiler var ki; durum daha da vahim. Nikah, miras, akrabalık,
arkadaşlık, ticaret hakkında geçmişten bu güne, Ehl-i sünnet ve'l-cemaat fıkhı
usulü üzerine neler yapılır, kişi bilmiyor ve maalesef Hz. Allahımızın biz
kulları için nasıl bir adalet sistemi kurduğunu da anlayamıyor. O'nun
adaletinde şaşma, sapma, hata olmaz. Kurallar katıdır. Haliyle kişi elinin
kolunun kesilmesini, 80 sopanın sırtına vurulmasını istemiyor.
Aynı zamanda İslâm dîninde bütün mahlûkata şefkatle muâmele, bir
vazîfedir. Bilhassa hayvanlara zulmedilmeyip iyi bakılması lâzımdır. Hayvanları
pek ziyade yormamalı, dövmemelidir.
(Ülkece nekadar vahşi olmuşuz, aklım
almıyor. Bir araba düşünün bagajı keklik, bıldırcın ölüsü dolu, bir başka
arabanın tavşan dolu, yahu onlarca kekliği, bıldırcını, tavşanı ne edeceksiniz,
nasıl kıydınız?
Dahası var, köpeği arabanın
arkasına bağlayıp sürükleyen, kediye neler neler yapan. Müslümanım diyen biri,
bu katliamları yapamaz.)
"Bir belediye hayvan barınağı açıyor, buraya hapsedilen köpeklere ise yiyecek vermediğinden ,hayvanlar birbirlerini parçalamış.
Haytap'ın duruma müdahale etmesi ile
ortalık karıştı."
Hadîs-i
şerîfte “Allâhü Teâlâ’dan başka yardımcısı bulunmayanlara zulmedenler hakkında
Hak Teâlâ’nın gazabı pek şiddetli olacaktır.” buyurulmuştur.
Hayvanların
hakları vardır. Ehlî (evcil) hayvanların yiyeceklerini içeceklerini vaktinde
vermek, vaktinde tımar etmek, haklarında rıfk(şefkat ve yumuşaklık) ile,
merhamet ile muamelede bulunmak lâzımdır.
"Bize
hizmet için yaratıldılar, istediğim gibi muamelede bulunurum" veya
"yaralı olunca başka biri nasiplenir" mantığı ile bir canlı nişan
tahtası olarak kullanılamaz.
Kişinin
ehil olmadığı işlerde ehilmiş gibi eline makası, çakıyı, tornavidayı, tüfeği,
direksiyonu alması kendisinin kusurudur. Trafik kazasında ölene yahut yaralıya
değil, sebep olana ceza kesilir. Nedeni ise; ağrıyı, acıyı sıkıntıyı çeken,
kazaya sebep olan değildir. Buna neden olanın bir bedel ödemesi gerekir. Dinen
kazâen de olsa, bu fiillerin hepsinin ayrı ayrı cezası vardır.
Her
hayvan başka bir hizmet için yaratılmıştır. Meselâ; sığır hayvanları arabalara
koşulmak, tarlalarda çalıştırılmak için yaratılmıştır. Bunlara binilmemeli,
bunların sırtlarına merkepler gibi yük yüklenilmemelidir. (Traktör, kamyon,
araba gibi araçların her birinin görevi ayrıdır, hayvanlar da öyledir)
Av
hususunda; özellikle yaralı vaziyette kaçabilen canlıların, ölüm anına kadar
kendini bu zor duruma düşürene beddua ettiğini kesinlikle unutmamalıyız. Son
olarak, bir çoban anlatmışt; gece ormanda kuzu sesine benzer bir meleme duymuş,
korktum diyor, bu kuzu nereden geldi, gecenin yarısı in midir? cin midir?
Köpeğini tüfeğini alıp sesin geldiği yere gitmiş, bir bakmış ki yaralı bir
tavşan, ve tavşanın ön ayağı yok. Gece tüfek sesi duymuştum, herhalde arabanın
birinden atıldı demişti.
Bir
avı vurmanın helâl olması, hiç kimseye onu yaralı bırakma hakkı vermiyor.
Gerçi
bu tür kurallar, insanları bile umursamayan kişileri ilgilendirmiyor. Yolda
uzun farla gitmek, sağa sola dönüşlerde sinyal vermek gibi, mümkün mertebe araç
ve yayalara saygılı bir vatandaş olmayı dahi beceremeyen kişileri hiç alâkadar
etmiyor.
Bu ve bunun gibi binlerce
kural var, müslümanları şaşırtması için özel olarak eğitilen hocaları
dinlediğiniz sürece onlarla beraber sapıtırsınız. Unutmayalım ki ahirette karın
ağrısı çekmeyeceğiz ve unutmayın ki sizin aldatılmanız yanlış yönlendirilmeniz,
sizin kusurunuz.
Kurallara uymayan insanları
suçlamak yerine, doğrudan dinimize kast ederek hakaret edilmesi hiç etik
değil.
Son posta safkanlar :)
Antalya'daki abim, baharda bir kovan
bırakmıştım, damatla epey antrenman yapmışlar oradaki dostlarım sayesinde de bu
yılı atlattılar.
Antalya için baharı bekliyorum, evet hava süper denildiği
anda arıları kaldıracağım. Git-gel bir sürü masraf ve bu yıl oralarda kar
bizden fazla.
Düzce'den Ali Abim arılığıma gelmiş, oğluna arıları sevdiriyor.
O resimleri hangi bilgisayara attığımı bulamıyordum.
Bazen telefonda diyor ki, "bizim resimlere ni oldi?" :)
Fındık çuvalını bitirmişiz :(
Aynı gün imam olan Abim de gelmişti güzel bir gün geçirdik beraber.
Bursa'dan Recep hocam, epey zamandır tanışırız, o da anaçları kendi görerek, beğenerek alıyor.
Misafirler ile resim işi nedense hep unutuldu. Biri ile ilgilenirken başkası geldi. Genelde unutuldu.
Çoğu kişinin telefonda kırgın ses tonu ile, "bizim resmimizi çekmedin hayırdır, arılığında göstermek istemiyor musun?" şeklinde serzenişleri oldu.
Siz tekrar gelin, bu yıl daha kalabalık olacağız inşaallah ;)
Yapay tohumlama sonrası bazı kutuların durumu.
Özellikle anaçların ve yavru durumlarının alıcılar tarafından yerinde görülmesi taraftarıyım.
Aynı zamanda tanışmış oluyoruz, sizler damızlıkları görmüş oluyorsunuz.
(Kim olduğumu yaptıklarımı merak ediyorsanız, zamanı geldiğinde haftanın belli bir günü için randevulaşıp çalışmalarımı, icraatlarımı sizler de görebilirsiniz.)
Normalde kargo gönderim işlerinin tümüne karşıyım. Kişiler bir hafta sonunu bu işe ayırıp, ana arıları birebir kendileri toplamalı, en azından gelip yumurta yavru durumlarını görmeliler. Ancak bu sayede her türlü olumsuzluklardan kurtulmuş oluruz.
Bazıları küçük fikirler atıyor ortaya velhasıl gelişmeler güzel.
2017 nasip olursa çok farklı olacak.
Mart ve Nisan ayında teslim edilecek olan arılı safların kotası doldu.
İnsanlar her zaman sorunlar
yaşayabilir, sıkıntılara düşer, fakat buna sebep olmamak lazım. Yardımsever
olma sebebim budur. "Elimdeki lisanslı anaların larvalarını kimseye
vermiyorum" diyebilirdim. Bencil yapıda hatta sadece kendimi düşünen biri
hiç olmadığım için bunu yapmadım, üstüne üstlük "tüm bildiklerimi
ücretsiz, her isteyene istisnasız öğretebilirim" dedim. Hata ettiğimi
düşünüyorum ,kimseyi insan yerine koymayıp, "bu benim, vermiyorum"
demeliymişim.
Ama her şeye rağmen böyle
demedim, demeyeceğim.
İnsanları eleştirmeyi oldum
olası sevmem, sadece sevdiğim kişilerin hatalarını yüzlerine, olduğu gibi
söylerim, düzeltmezlerse umurumda olmazlar. Bu, kardeşim bile olsa
değişmedi.
Fakat sizler beni
eleştirebilirsiniz, eksiklerimi telafi etmem için fırsatları göstermelisiniz ki
farklı düşünceleri görebileyim.
"Bloğuma atılan hiç bir yorum artık yayınlanmayacaktır."
Devamında bana, benimle alakalı günün makul saatlerinde, dilediğiniz zaman ulaşıp konuşabilirsiniz. Telefonu açamadığım zaman tekrar aramalısınız, her arayana maalesef dönme şansım olmuyor.
Lakin sizi dinlemeyen veya
geçiştiren kişileri bana şikayet etmeyi bırakın. Ürettiğim tüm ürünlerin
arkasındayım ve (kendi ürünlerim hakkında) şikayet mercii aynı zamanda sorunu
giderecek tek kişi benim. Üçüncü kişi ancak sizinle hakkımda dedikodu eder.
Arıcılık harici bazı
danışmanlık işleri ile de uğraşıyorum. Kış günü haber yapmayışımın sebebi
budur.
2015 ve 2016 yılında
yaptıklarım 2017 yılında yapacaklarımın teminatıdır.
Kalın sağlıcakla.
2 yorum:
Abi şu yazınız dikkatimi çekti:
"Evinize gelen misafirin, çocuğunuza aldığı çikolatadan bir parça ısırmanız, çocuktan başka herkese, ana-babası dahil haramdır."
Bunu bilmiyordum. Bazen oğlumun yarım bıraktığı şeyi atılmasın diye yiyordum. Öğrendiğim iyi oldu. Allah razı olsun.
Sorunumuz; ana baba hakkının anlatıldığı kadar evlat hakkının anlatılmamasından kaynaklı.
Dinen henüz doğmamış evladın hakları eş hakları gibi mevzular ciddidir ve kul hakkına girer.
Allahımız bizleri tek tek daha doğmadan muhafaza altına almış. Sizin sorunuza bir cevabım yok
Yorum Gönder